Sizin İçin Borsa Nedir?

Yılın son günlerinde Borsa için 2026 yılına yönelik yeteri kadar beklenti raporları ve yazıları var. Açıkçası ben hala bitiremedim okuyorum. Bu nedenle yılın son yazısını farklı yazmak istedim. 2026 yılı beklentimi merak edenler geçen haftaki yazımı okuyabilir. Orada yeteri kadar ana senaryodan bahsettim. (Geçen haftaki yazım için tıklayın)

masanotları borsa

Zaman Çabuk Geçiyor

Evet. Hem de oldukça hızlı. Bakın bir yıl bitti bile. Bu bloğu açtığım günden bu yana bu cümleyi size her yıl söyledim yazdım. 8 yıl geçmiş. Bu sürede Borsa maceranız, tamamen sizin borsaya nasıl yaklaştığınızla ilgili olarak sonuç verdi aslında. Adım adım birikim yapanlar farklı sonuçlar aldılar, rüzgarın yönüne göre koşanlar farklı ve belirli bir strateji kapsamında hareket edenler farklı sonuçlar aldılar. Herkes farklı sonuçlar aldı çünkü herkesin Borsa’ya bakışı, ne beklediği, ne umduğu aynı değil.

Sizin İçin Borsa Nedir?

Peki sizin için borsa ne anlama geliyor. Bu sorunun tek bir cevabı yok. Bu soru sizin borsadan ne istediğinizle ilgili. Ben 30 yıllık bir Borsa tecrübesine sahibim. Bunun 26 yılını aracı kurumlarda Araştırma Müdürü olarak geçirdim. Son 4 yılını ise kendi şirketimde ama yine sektörün içerisinde aracı kurumlarla çalışarak aktif bir şekilde geçiriyorum. Bu zaman içerisinde çok şey gördüm yaşadım. Sayısını bile bilemediğim kadar çok yatırımcı ile konuştum, türlü türlü insanlar gördüm. Tüm bunların bana gösterdiği pek çok şey oldu. Ama en önemlilerden birisi şu oldu. Aslında bunu size sık sık söyledim.

Borsa sizin bir aynanızdır. Siz ne iseniz Borsa odur. Siz ne istiyorsanız Borsadan onu istersiniz. Her gün al sat yapmak isterseniz Borsa size onu verir. Tamam der. Piyasa burada istediğini al istediğini sat der. Siz vurgun vurmak amacıyla Borsaya gelmişseniz, Borsa onu da reddetmez. Tamam der. Ne yapacaksın görelim bakalım der. Siz kumar oynamak için gelmişseniz, Borsa ona da tamam der ve önünüze zarları koyar. At bakalım der. Ve sizinle kumar oynar. Siz birikim yapmak için geldiyseniz ona da tamam der. Yap birikimini der. Ve Siz yatırım yapmak için geldiyseniz size kapılarını ardına kadar açar, tamam der.

Borsa aslında oradadır. Herkese kapısı açıktır. Sadece elinizi uzatmanız yeterlidir. Ama Borsaya nasıl ve hangi amaçla elinizi uzattığınız kaderinizi belirler. Borsa’nın size bir gıcıklığı yoktur, ya da size bir torpili yoktur. Size karşı nötrdür. Siz nasıl şekil alırsanız Borsada sizinle o şekle girer.

Sonuç olarak, Borsa’nın size ne ifade ettiğini ve ne istediğinizi iyi belirleyin. Çünkü bu sizin borsadaki geleceğinizi belirleyecek. Bunun içinde Borsadan daha çok kendinizi tanımalısınız.

Bir Kaç Anı

30 yıllık meslek hayatım boyunca güzel anılarımda oldu kötü anılarımda. Bireysel yatırımcılarla çok konuştum. 2000 yılıydı sanırım, çalıştığım aracı kurumda Araştırma Müdürüyüm. Telefon geldi ve yaşlı bir kadın sesi duydum. Sesi çok üzgündü. Eşi bütün emeklilik parasını borsaya sokmuş. Birisinden bir hisse duymuş, adamın kafasına girmişler. Yaşlı insanlar, kendilerini biraz olsun kurtarmak rahat etmek istemişler. Hissenin adını unuttum ama normalde elimi sürmeyeceğim hatta benim için önemli olan parayı asla yatırmayacağım bir şirketti. Yaşlı kadın bana soruyor Ne yapacağız diyor. Paraları erimiş. Kocası yanında ama benimle konuşamıyor. Adam karısına yeni söylemiş, Kasının yeni haberi olmuş. Ağlayan yaşlı bir çift düşünebiliyor musunuz. Çaresiz durumdalar. Bir şey yapamazsınız, olan olmuş. Bu konuşma üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen unutamadım.

Riskinizi iyi düşünün. Neyi riske attığınızı ve ne uğruna bunu yaptığınızı hep ölçün.

Yine başka bir gün, genç bir delikanlı aradı. Anne Babasının birikmiş parasını Repo yaparız diye aracı kurumda hesaba geçirmiş. O zamanlar repo çok modaydı ve faizler yüksekti. Sonra kafası borsaya dönmüş. Şu hisse şu kadar çıksa bir ayda repodan aldığım getiriyi bir günde hisseden alırım demiş. Ve bir hisseye girmiş. Hisse düşmüş, bu döner diye satmamış ama düşmeye devam etmiş. O yıllarda borsa çok oynaktı. Özellikle küçük şirketlerde oynaklık günde %20’lere varabiliyordu. Çocuk beni ne yapacağım diye arıyor. Ailemin haberi yok onlar repo oluyor sanıyor ama paranın %30 u gitti diyor bana. Geçmiş olsun. Tabiki bir şey yapamazsınız.

Bunun gibi çok örnek sıralamam mümkün. Bu hikayeler şehir efsanelerine dönüştü. O zamanlar gazetelerde Borsada şöyle battı böyle battı haberleri gırla giderdi. O zamanlar köşe yazarları bile Borsa Döviz Faiz Üçgenindeki tezgahlar diye Borsayı sürekli kötülerdi. Bu zaman içinde toplumda Borsanın bir öcü gibi görülmesine neden oldu.

Oysa geçen zamanda gördüm ki, aslında insanlara zarar veren Borsa değildi, insanların kendi kararları ile aldıkları ölçüsüz risklerdi. Borsa sadece orada tüm riskleri ve fırsatları ile duruyordu. Önemli borsaya elinizi nasıl uzatacağınızdı. Tüm meslek hayatım boyunca insanların hırslarının ve açgözlülüklerinin kendilerinin en büyük düşmanı olduğunu gördüm.

Borsa Herkese Aynı anlamı ifade etmez İlginç Örnekler

Bir kaç anıya devam edeyim. Yine çalıştığım bir kurumda broker vardı. Onun için borsa tamamen farklı bir şeydi. Parası olan Müşteri bulurdu. Kurumla komisyon anlaşması yapardı. Aracı kuruma Sağladığı komisyon gelirinin yüzde bilmem kaçını alırdı. Müşterisinin parası ile işlem hacmi yüksek tahtada alım yapar ve sadece bir kademe üstüne satmayı amaçlardı. Onun için, şirketmiş, analizmiş falan önemi yoktu. Borsa onun için sadece işlem hacmi yaratabileceği ve komisyon geliri elde edeceği bir yerdi. Bu da ilginç bir örnek mesela.

Yine tanıdığım bir kişi vardı. Bedelli sermaye artışlarında rüçhan kuponu tahtası açılan hisselerde, spot fiyat ile rüçhan arasında oluşan iyi arbitraj fırsatlarını kovalardı. Buda ilginç değil mi? Ben bu kişiden rüçhan kupon hesaplamalarını çok iyi öğrenmiştim ama.

Yine 1997 yıllarında tanıdığım bir müşteri vardı. Tabi sürekli %70-80 enflasyonla yaşıyoruz. Borsada oynaklık o biçim. Bu kişi elinde bir liste ile gelirdi. Takip ettiği şirketlerde mevcut fiyatların %20 altına haftalık emirler yazardı. Şöyle 15-20 tane şirket. Sonra oturup izlerdi. Oynaklık o kadar yüksek ki, mutlaka emirlerinden gerçekleşen olurdu. Gelen hisseleri bu sefer %20 üzerine yine haftalık emir yazardı. Bu kişi içinde Borsa oynaklıktan para kazanacağı bir yerdi mesela.

2000’li yıllarda bir tanıdığım vardı. Tavan olmuş yada beyaz marubozu (günlük iyi bir yükseliş yapmış ve günün en yükseğinde kapanmış ya da büyük beyaz mum) yapan hisselerde seansın son 10 dakikasında alırdı veya almaya çalışırdı. Şöyle derdi, günün sonunda bile alıcılar hala varsa, yarın sabah açılışta da olur ve bana %2-3 verir derdi. Memnundu ve para kazandığını söylerdi. Sonradan ne oldu bilmiyorum. Ama görüyorsunuz işte, bu kişi için Borsa demek bu demekti.

Bir başka anım daha ilginçti. Bir gün birisi geldi. Şirket hesabı ve kendi hesabı varmış. Şirket hesabından günlük açığa satış, kendi hesabından da aynı hissede alım yapıyormuş. Ya da tersi hatırlamıyorum. Oluşan fark sayesinde kar yazmaya çalışıyormuş. Sistemi buydu. O kişi için borsanın ifade ettiği şeyde bu. Bu da bir örnek işte.

Elbette Başka Örneklerde Var

Biliyorum hep hinlik cinlik örnekleri verdim. Ama genel profil bu maalesef. Günümüzde de hinlik cinlik peşinde koşanlar, yatırım odaklı yaklaşanlardan daha fazla. Emin olun.

Bir gün bana bir müşteri aktardılar. Açtım telefonu. Bir kişinin borsa ve yatırım konusunda bilgili olup olmadığını konuşmasından anlarsınız zaten. Hemen anladım. Bilgisiz birisi değildi. Bir kaç şirket hakkında konuştuk. Bana kar marjlarını, nakit akışlarını, borç karşılama oranı ve daha pek çok kritik soru sordu. Çok sağlam bir uzun vadeli Borsa yatırımcısıydı. İnanılmaz paralar kazanmıştı. Ve hesabında ciddi anlamda yüklü bir para vardı. Bir kişinin uzun vadeli yatırımcı olduğunu sordukları sorulardan ama en önemlisi borsa düşerken sahip oldukları sakinlikten anlarsınız.

1996 yılında daha genç bir analist iken böyle bir yatırımcı ile karşılaşmıştım ve adam içimden geçmişti. Uzun vadeli gerçek bir borsa yatırımcısı, Star Wars’daki Jedi’lar gibidir. Tıpkı filimdeki gibi geldiklerinde aracı kurumdaki herkes ortadan kaybolur çünkü kimse sordukları sorulara cevap verme konusunda kendisine güvenmez. Güvendikleri birisine yönlendirirler ve o kişide genelde ben olurdum.

Bu tarz insanlarla çok konuştum ve uzun vadeli yatırımcı olmamda işte bu insanların etkisi büyüktür.

Kararınızı Verin

Bu örnekler daha devam eder. Bende hatıra çok. Bakın bir yıl bitiyor. Buna karşın yeni bir yıl geliyor. Borsadan ne istediğinizi iyi bilin. Bununla birlikte neyi riske attığınızı iyi görün. Borsa size zarar vermez ancak sizin aldığınız ölçüsüz riskler size zarar verir. Risk seviyenizi iyi belirleyin. Risk seviyesi 1-7 arasındadır. Kitapta böyle yazar. Ama hayatta riskinizi bence şöyle belirlersiniz. Kafanızı yastığa koyup mışıl mışıl uyuyabiliyorsanız riskinizi iyi çeşitlendirmiş demektir. Buna karşın, her gün sinir harbi yaşıyorsanız, etrafınızdakilere sataşıyorsanız, sosyal medya benim gibi insanlara hakaretler ediyorsanız, evde sehpa falan kırıyorsanız bir şeyleri yanlış yapıyorsunuz ve size fazla gelmiş demektir. Düşünün ve değiştirin.

Borsa bana göre geleceğinizi inşa edeceğiniz bir yerdir. Akıllı hareketlerle ve kendinizi yormadan aylık hisse alımları ile bunu yıllara yayabilirsiniz ve bunun karşılığında iyi bir yere gelebilirsiniz. Bunu yaptığını bana yazan binlerce aile var. Emin olun.

Son olarak, herkes borsada olmak zorunda değil. Bu bir mizaç meselesidir. Bence aynı zamanda karakter ile de ilgilidir. Hatta bana sorarsanız bazı insanların kesinlikle borsada olmaması gerekir. Riskinizi çeşitlendirin. Kendinizi rahat hissettiğiniz hisse oranı, faiz oranı, emtia oranı vb. bulursunuz.

Yine bir anıyla kapatayım. Kadim bir dostumu bu yıl kaybettim. Gerçek bir yatırımcıydı. Elimde 5 yıldır bir şirket hissesi tutuyordum. İyi kar etmiştim ancak Şirket hayal ettiğimiz rotada ilerlemiyordu. Dedim ki, ben satacağım artık, bu adamlar bu işi yapamayacak herhalde dedim. Bana dedi ki Borsacı Olma Yatırımcı Ol. Abi dedim, 5 yıldır bekliyoruz ne borsacısı Allah aşkına. Bana dedi ki, borsacısın. Buna karşın sordum. “5 yıldır tutmak borsacılık ise yatırımcılık ne?”. Bana dedi ki “Hikayeyi sonuna kadar takip etmektir, sonuna kadar gitmektir.“. Elbette, Mehmet beyin bu yaklaşımı sadece Türkiye’de değil aynı zamanda Dünya’da bile çok yüksek seviyede bir yatırımcılık anlayışı. Ama “Borsacı Olma Yatırımcı Ol ” lafının babası Mehmet Beydir.

Borsacı Olmayın Yatırımcı Olun. Anılarımda zarar eden bir sürü borsacı olmasına karşın, büyük karlar üzerinde oturan bir sürü yatırımcı var.

Herkese iyi bir yıl dilerim. Kendinize iyi bakın. Sevgiler Saygılar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir